26.10.10

lalaliya

* Dersaneye gitgide kanım fokurdamaya başladı. meltem'i benten anlayan, sürekli jelibon dağıtan insanların doluştuğu bir ortam. nays. (benten: postmodern çizgi film karakteridir. savaşçıdır, çeker koparır)

* Neymiş? Ogün Samast adlı katil balinayı Benjamin Button yerine koyan yüce hukuk sistemimizin eline düşmemek lazımmıış.

* Çelenk de Paul için. Elveda süper ahtapot. Renk katmıştın dünyamıza.

Vakit nakittir. Ama gazete olan halini bilemiyorum. Çelenk de süs gibi oldu ama zaman yok. mucix dudix

19.10.10

[içli] Renee


Önemli olan ölüm değil, ölürken ne yaptığınız. Renee sevmeye hazırdı...

30.9.10

[ollala] alexander supertramp

''...Onları üniversitenin ana giriş kapısının önünde dururlarken görüyorum. Babamı toprak rengi kefeki taşından kemerin altında gezinirken kırmızı tuğlaların, kıvrık kan yuvarları gibi kafasının ardında parıldadığını görüyorum. Annemi, hafif bir kaç kitabı kalça hizasında vaziyette minik tuğlalardan örülmüş sütunun yanında, arkasındaki dövme çelik kapılar hala açıkken, kılıçtan uçları bir mayıs gününde gökyüzünü delerken görüyorum
Mezun olmak üzereler.
Evlenmek üzereler.
İkisi de çocuk.
İkisi de ahmak.
Tek bildikleri masum oldukları ve asla kimseyi incitemeyecekleri...


Onlara doğru gidip,
şöyle demek istiyorum;
''Durun, bunu yapmayın,
o yanlış kadın,
o yanlış erkek...
asla tahmin edemeyeceğiniz şeyler yapacaksınız,
çocuklara kötülük yapacaksınız,
haberdar olmadığınız biçimlerde acılar çekeceksiniz
ölmeyi dileyeceksiniz...''

Mayıs sonlarının güneşi altında yanlarına gidip bunları söylemek istiyorum
ama bunu yapmıyorum
yaşamak istiyorum

Onları dişi ve erkek kağıt bebekler gibi havaya kaldırıp
iki çakıl taşı gibi kıvılcım çıkartmak istercesine kalça hizasından birbirine vuruyorum.
ve diyorum ki,
''ne yapacaksınız yapın...
ben de bunları anlatacağım''


...demiş hakikatli büyükler.

28.9.10

çatlakpatlaküstüyuvarlakböcek

gülmekten alta kaçırma aşamasına gelinen bir gece sonrası buna benzemek tuhaf değilse ne

23.9.10

adam olacak cücük


minik lanet. oldies but goldies

21.9.10

[oh yes] ufuk bayraktar


bu da kader'den olsun be ya

[oh yes] ufuk bayraktar şov


ali'nin sekis günü

19.9.10

şekil şemal

*oğlu U2 konserine gittiği için havasından geçilmeyen bir tanıdığım var. vrak bu nazı vrak bu havayı demek isterdim fakat kendisi kocaman biri

*basket final maçında ya da final basket maçında tayyip erdoğan basketçilere madalya verirken ıslıklanmış. yok artık. içiyosun hiç bi şey olmuyo?

*bazen arkadaşlar kuzenlerin bile ötesine geçebiliyomuş dostum ben bunu anladım bu hafta. kpss'ymiş, okulmuş derken çatışır hale getirdiler kızanları

*eyeliner sürmeden ölürsem çok üzülücem hakkaten. gitgide sonuca yaklaşıyorum aslında ama sisler bulvarında yazıyomuş gibiyim mesela şu an.

*kesik bir kol gibi yalnızlık-dizesinde fazla bir ağırlık seziyorum. gökhan kırdar üstüne beste yazsa kral fm'de ya da ne biliyim fenomen fm'de olur gibi. sadece fikir

*insanın eve gittiğinde internetinin olmadığını bilmesi çok vahşi bir duyguymuş

*şaka maka ama yarın dersanem başlıyör. ne tatlı

*taksim otobüs durağının ordaki bankanın adeta insanlar bekleme yaparken yorulmasınlar diye icat edilmiş bölümlerinde oturup aldığım dergiyi, fanzini karıştırırken ilginç kuzenim ciddi bir üslupla ''taksimi niye dağıtıyosun. heryeri dağıttın yetmedi. evi dağıtıyosun, surayı, burayı, orayı dağıtıyosun. peki taksimi dağıtmak niye'' dedi. garip bir karışım

*nays: ATA 'mın Hayran Olduğu Şarkıların Bende Hayranıyım (well well atatürk'e tapkın gençlerden bir -de vakası daha)
*tarihte ''atatürk'ün tapkınıyız'' diye bir şiir yazılmadığını sanırsanız yanılırsınız çapkıns.

*bir de cicişleri flaş tivide program yaparken gördüm bugun. ismi de 'haydi hayırlısı' gibi bi şey programın. adamın tekinin karısı hamile kalamıyomuş. sorunlusun falan diye baskı yapmışlar. adam doktora gitmiş. yok demiş doktor aklın başında mı, sağlamsın sen vs. adam sonradan öğrenmiş ki karısı doğum kontrol hapı kullanıyomuş. olay bu yani. alıştığımız türk aile sorunları. cicişler de ellerinde barbie değnekleriyle ''münire hanım kocanızın altınlarını çalıp kaçtınız ama o size hala çok aşık. lütfen burdan çağrı yapıyoruz evinize dönünnnn'' falan diyolar vs's. yalçın çakır'ın tuhaf bir versiyonu yani

*ve son 2-3-4-1-2-1-2

dudaktan buruna

5saatte falan 1 kalkan otobüs var istanbul'da. ay em siryus

küçük sırlar'ın senaristleriyle tanışmayı hiç istemem. eminim onlar da benle tanışmak istemezlerdi zaten. itici 1erotizm, banel fantezi müzik edasında yazılmış tivitler. üffff

5saatte 1 kalkan otobüsü beklerken dergi okuyor idim. çünkü entelektüelim ve kitabı yalnızca uykum geldiğinde okumuyorum. ''artık eski yalnızlıklar yok. çünkü artık o yalnızların evinde bir pc, o pc'nin içinde de bir feysbuk hesabı var'' tadında tuzunda bir yazı okudum. ego maximum

şişede durduğu gibi durmaz ki kafir/tutar insana yaşamı sevdirir.
şiiri az ama öz sevmek budur üstat.

17yeniden. avatarımı gören beni reşit değil sanıyor. harici diskime giren belirsiz maddeler yüzünden kendimi tekrar eder oldum 

zeki müren filmleri çok acayip oluyo. adam dönemine göre çok kuul. edalı, işveli, slip mayolu. foto arşivimi açardım eller almasaydı

haydi ben pişmaniye yemeye. hem şiiri hem blog'u hesaplı kullanıyorum, bütçemi aşmıyorum hihihi. mucix pamuklu pamuklu

7.9.10

yes bonoğ


Bonomu öptüm de yattım

dün gece tek hece



uyandığımı sandım
istanbul'daydım
kollarını tuttum tam sarılırken
dudaklarını buldum öptüm
dün gece iy ki sen de benle istanbul'daydınn

eskiler de iyidir bazı bazı

6.9.10

dişim kaşınıyor

izmir'de ''yetmez ama evet'' panelinde konuşmacılara boya atan insanlar ısırılmış. dalga değil bildiğin ağız-çene-diş. hava şimdiden demokratikleştikleşmedi mi ama?

3.9.10

yıldızın parlasın erdoğaannn


*Başbakan: ''Öyle tipler var ki onların evlenmek filan gibi bir dertleri yok. Temenni ederiz ki onlar da evlensin” demiş. Valla özlemişim yaa. ''Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum'' dan sonra pek coşturamamıştı beni. Artık Kılıçdaroğlu'yla eğleniyodum ama Erdoğan'ın tadı bambaşka ya. Tip mi? Tipik topik tepik. Kime göre neye göre?

*Kılıçdaroğlu ''darbe olursa tankın önüne ilk ben çıkarım'' demiş ama ben kaçırmışım. Nöööööğ

*Avcılar belediyesi ''evet'' pankartlarını, birsürü başka belediye de ''hayır'' pankart ve afişlerini söküyor. Demokrasi aşkınaa

*KPSS olayı çok değişik.''Alanında uzmanlaşmış bir kurum olan YÖK'' demeyin bari her konuşma başında.

*Gülse Birsel dizi yapıyomuş. Gizli gizli heyecanlanıyorum.

*Dünyaya büyük bir mesaj göndermem gerekirse annesi menopoza girmeyenlerin dikkat etmelerini tavsiye ediyore. Dikkatli olun, çok gerinizden gelen çocuk çok tehlikeli. Tabi eğer ''yok ben kaçarım ortamdan. kendi ortamımı kurarım yani'' vs diyosanız bırakınız yapsınlar.

*Geçen yıllar çocuklar duymasın'ın havuç'undan çok şey götürmüş. gereksiz büyük turunculuk hiç cezbedici değil. Gdo?

*NR1'de ''Referandum özel'' programı varsa flash tv'de dönerek ibadet eden kavuklu amcalar var.

*Hiç bir semavi dini bilmiyorum ve anlamak istediğim zamanlar ironik biçimde bakunin, de sade vs okuyorum.
Bu huyuma bir son verip 39 kupona verilen kuran'ı alarak işe başlamaya karar verdim. haydi hayırlısı işalla

*Buz müzesi diye bi şey vardı ama gidemedik bi türlü. güzel miymiş acaba ya? hadi bakalım

1.9.10

yağmurluklu genç

*insanlar ''tv'yi attım ben yeağğ çok gereksiz bir şey'' falan dediklerinde eve gider gitmez internetten ezel'i falan izleyen bi insan silueti oluşuyo gözümde.

*havuza gitmek bir hatay'dı.

*spam detay: gevşek göğüslere son, hayat 'erken' bitmesin, partnerinizi daha çok sevindirmek sizin elinizde.

*benim küçük mikrofonum ne garip bi şarkı ismi.

*kuzenim sagopa kaşmir'le yanındaki kolerayı görünce metrobüste mp3'yle ritm tutan apaçi kızı düşünüyomuş hep. ben de okan bayulgen'deki acayip ortamını düşünüyorum daha çok. ne diyolardı o ortama tam bilmiyorum. namaz stilo.

*bored to death diye bi dizi var çok güzel. ama yaymaya gerek yok tabi.

*tanıdık bir kadın tüm zaman gazetelerini toplayıp apartmandaki kimsenin okumamasını sağlıyor.

*seneye bu zamanlarda izmir'de oluciim. naysnays

*camel paketini ilk elime aldığım günü hatırladım da şimdi hey hey günler. küçücük gözleriyle bana bakıyordu. bu kız da kim, ne yapcam ben şimdi diye bakıyodu o küçük gözler adeta. yıllar geçti ona katlanmak zorlaşmaya başladı. o masum bebek doymuyor ve daha fazla cep yakıyordu. ama onsuz da olmuyordu neticede. kıçına -tüm akranları gibi- etiket kondurdu tayyip amcası sonra. resmen damgalanmıştı. işte o an onu ne kadar sevdiğimi anladım. hemen kuruyemişçi amcadan aldım onu ve attım çantama. sonra da yine düştük yollara. (böyle yağmur yağmaya yakın bir günde almıştım da ilk-ondan heralde yazdım şimdi durup durarken)

*evet her yerde yağmurluklu genç var. polarlılar da var nöööö

13.8.10

klimasını sevdiğim

annemin gogul'a yaptığı muamele ortalama bi anne sıcaklığında. misal bacağı ağrıdığında der ki: ''bacağım ağrıyo ne yapmalıyım gogul'' falan. bildik anne yeağ. neyse ya demin ben de dudağımdaki morluk için dr.a gitsem kesin pislik yapar, oturarak da halledebilirim belki diye düşünürken annemin yol haritasını izliyim sonra da kimseye söylemiyim en iyisi diye düşündüm. sonuç nays. dudağım kendi içinde hipotermi yaşamış. bu sinirle dudağıma laflar falan hazırladım. bu lafları onun ısı düşmesini kıskanan kulaklarım, bileklerim ve burnum adına okumak isterdim ama biraz üstünde çalışmam lazım. başlık şöyle bi şey: organ olmussun ama insan olamamışsın, nispet mi yapıyosun len allasız, bizi oraya getirtmemeni rica ediyoruz dudi. ya da böyle bi şeyler, böyle bi şeyler.




12.8.10

kendimi yiyesim var

*okuduğum bölümün hayatımın bölümü olmadığına karar verip okulu bırakma kararı aldım. işçi karıncaya döndüğüm günler yakındır a dostlar.

*yemekteyiz'te at kuyruklu bi amca evinin her bölümüne farklı gözlükle arz-ı endam ediyor çok acayip.

*herkes çok acayip bu ara.

*öff cnn'in afiş programının reklamına lanet olsun. reklam şöyle; 2 tabela. sağdaki yıldız, çevreyolu istikamatini gösteriyor. sol taraf afiş programınığğğğ.

*benim tek dostum blogum sigaramm.

*hayat sevince güzel. çubuklu dondurma yerken blog yazmayı denerseniz yiyince de güzel.

*ebeveynlerimin beni sevindirme yöntemleri 3yaşımda uyguladıkları yöntemlerse sorunun bende olduğunu reddiyorum.

*hala çok sıcak ya. yeteneklerim bile eridi büğğğ

6.8.10

53 derece

*Ntv ekranları bu sabah ''53 dereceyi görecek miyiz'' sorusunun cevabını aradı. tek tesellim şort-terlik.

*Geçen evimizin hanım direğine ''gidiyorum uleynn'' diyip çıktım evden. hesaba katmadığım şey tüm arkadaşlarımın istanbulaşırı yerlerde olmasıydı. geceyi babanemde kalma trajedisinden zor kurtardım ya. tam bi fak anlıyceğin güzel günlük hoş günlük.

*Gitmek istediğim film sayısıyla gidebileceğim insan sayısı acayip ters orantılı şu an. neden? çünkü benim nacizane vücüdum mütevazi arkadaşlarımınki lümpen. ben 10gün insan gibi tatil yapıyorum onlar çitlembik olmak için 3ay domuz gibi yazlıklarında takılıyolar. bok suratlar

*Ya bi insan neden çocuğuna Adolf Hitler adını verir hiç kafam almıyor. ''bizim çocuk da bok gibi bi herif olcak ilerde abisi'' kafası mı ne yani.

*Yeni Zelenda'da eşini dövmekle suçlanan adam sahip oldukları kebap dükkânındaki karlı bir alışverişi kutlamak için kolbastı yaptıklarını söylemiş utanmadan çüş. (yargı dediğin pratik olmalı)

*Dörtyol'daki olaylarda fındık işçilerinin yoğun yaşadığı Kürt mahallesine karşı salıdırıya geçen pek duyarlı kitleler ve bi de Mhp'li belediye meclis üyesi vardı. Jandarma halkımızın duyarlılıklarına pek sadık bu belediye meclis üyesinin istihbarat elemanı olduğunu kabul etti. şahanesiniz bebekler.
Bu noktada Yıldırım Türker'den alıntı yapmazsak hakkaten iyi bok yemiş olurum evet;
 ''Linçe yeminli kalabalığımız, meydanı doldurmuş, gelmesi beklenen BDP milletvekillerini bekliyor. Emniyet güçlerinin bütün ikna çabalarına rağmen bir türlü dağıtılamamışlar. Bunun üzerine bizzat kalabalığa dalan Amir, çocuklarıyla konuşan çaresiz bir baba kıvamında. Çocuklar, diye haykırıyor. ‘N’olur işimi zorlaştırmayın’. Karşısındaki linççiler, ama biz burada olmasak onlar gelebilirdi, mealinde sözler ediyor. “Hayır” diyor amir. “Size söz veriyorum. Onları ilçemize sokmayacağız.” Arada yakaladığı linççilerden birinin başını okşuyor. Onları ne kadar sevdiğini, ne kadar anladığını belirtiyor ikide bir. Linççiler de şımarık kuzucuklar gibi, ‘amaaa..’ diye başlayan cümleler kuruyor, ‘sizin yanınızdayız’ diye bağlılık yeminleri ediyor(...)Dörtyol’da saldırıların başlamasıyla birlikte yoğunluklu olarak yaşadıkları dört mahalleye sığınıp barikatların ardında parçalanmayı bekleyen Kürtlerden birinin gözlerini göremiyoruz. Onlardan birinden dinleyemiyoruz olan biteni. Biz erkek tarafıyız. Bizim kameramız hep linççilerin omuz başında. O barikatın ardında titreşen çocukları, yoksul işçileri hiç merak etmiyor, onlardan haber almaya yeltenmiyoruz''

*Bu sıcaklar insan olanı küfürbaz, olmayanı zebani.

23.7.10

iki değişik kişi(!)

özgür seks... şahane. ama bazı özgürlüklerin ayarı olmalı.
özgür düşünce... evet. ama özgür seks...  mahremiyet farklı.

19.7.10

haydin gel içelim

*''2'nci Gündoğdu Şenlikleri'nde en hızlı çay içme yarışması düzenlendi. Yarışmacıların ağzı yandı''
muhabir haberi yazarken ''allah belanızı lan'' diye başlamış sanki.

*Bodrum'da birası 20, lahmacunu 27 lira olan bi otelde barın üstüne çıkan bi müşteri insanların ağzına yüzüne işemiş. bu havada lahmacun yenmesi de ayrıca dehşet verici.

*Justin Bieber'i sevimsiz bulan kişiler o yaşta ''beybi beybi uuuv'' diye bağıramadıkları için bu durumda olabilirler mi. belki de olmayabilirler.

*Tespit yapabiliyorum ama sonu gelmiyo bazen.

*Başbakan: ''Hande maharet sende''



*Bazı ekşisözluk yazarları sanıyorum ki üstlerine işetebilcek imkanlara sahip olmadıkları için beyinleri süblimleşiyor ve devamlı 'eski sevgilinin fotoğrafları', 'eski sevgiliden geride kalanlar', 'eski sevgilin başkasının koynunda olması' gibi gereksiz entryler giriyolar. ben isterdim ki yaza özel kokteyl tarifleriyle bezensin sol freym, komik vidyolarla eğlenelim gülelim hep. alla beyinlerimizi mukayese etsin ya bu yaz aylarında.

*Pelin Batu o kadar itin poposuna sokulurken hala ne akla hizmet o programda anlayamıyorum. O hırıl hırıl konuşan adamla diyaloğa girdikleyin geriliyoruz burda. En son numerosu da ok atmak olmuş programda.

*ssg şaşı mı acaba? okan b'ye çıktı dün. gömleği de betti. 52cm cevabı da olmasaydı hali dumandı bence.

*popoyu soğuk bi yere koymak gibisi yok opuyanzi.

18.7.10

bir ergenin gizli günlüğü

''Her Türk genci gibi...


Ben de seksi merak ettim...


Özellikle de cinsel birleşmeyi...''

Ayşe Arman

çok şairane buldum ve bir bölümünü şiir haline getirdim. ama sözlükte falan yazıyosa direk troll.

hürriyet yazarları yazılarında niye bu kadar boşluk bırakıyolar ya. ilkokul 1 misali.

seksi bir türk genci gibi merak etmek?

ayşe arman'ın seksi yazıları için burdan tık.

16.7.10

ey cemaati müslüm

''İlk hayır’ı Şeytan söylemişti.
Şeytanı sevindirmeyin...''


Türkiye gastesinden Rahim Er kendi üslubuyla referanduma evet denmesi gerektiğini açıklıyor. köşesinin adı da şahane tadında; entellektüel boyut. bi kaç l'lisinden. yazı için burdan dönüyoruz.
şeytan ve hayır oyu kırmızı olduğundan ileri geliyor heralde. algında seçiciymişsin dostum.

mhp sanatı ve sanatçıyı sever

Mehape Sakarya İl Başkanı Mehmet Erdoğan istese Demet Akalın ve Serdar Ortaç'la yaza damgasını vurcak çok hit çıkışlar yapabilir. Hatırlayalım; M.E, Akepe'nin tüm dinlerin sembollerini içeren pankartı hakkında ''Yürekleri yiyorsa Sakarya'ya assınlar. Burası Müslüman Türklerin ülkesi'' buyurmuştu. Sortaç zaten ''Banane Haiti'den... Haiti’ye göndereceğim parayı TOKİ’ye bağışlarım'' tadında. Demet Akalın da Kürtlere hakaretten yargılanıp İstiklal Marşı'nın on kıtasını ezberleyip güzel yazı defterine yazma cezası almıştı zaten. Mmm enfes kokuyor. Soğutmadan servis edercesine.

p.s: Sevgili Akp bir arkadaşım kupasına delicesine iman etmekte. pankartta kupasının olmamasına çok alındığını söylüyor. gönlünü almak için bir kupa açılımı yapmak ister misiniz? sevgiyle öperim



14.7.10

kılıçdaroğlu tüm itmelere rağmen geri tepiyor

chp liderinin güncellenmesinin insanların yaşantısına bir katkısı olmayacağını bilip çıldırmayan kitledenim. ama kılıçdaroğlu gelecek dertler bitecek gibi bir kitle de var neticede. güzel şeyler bunlar. kemal bey'e uzaktan bakıp 'minnoş gibi canım ya' diyen insanlar da, rte bey'e 'benim başbakanım bir adet tane' diyenler de olmalı bence. (ki tayyip bey'in bilişimle ilgili konularda üstüne tanımam)



kemal bey tahtına oturdu nihayetinde. başbakana 'recep bey' diye takıldı. güldük, 'seni tatlı bıdık' dedik. (medya sevimliliği konusunda çok baskı yapmıştı çunku) sonra ilk konuşmasında doğu bölgelerinde yaşayan bi halktan bahsetti ama isim vermekten kaçındı. 'seni küçük patates' diyip geçtik. sonra 'pkk karşısında ben dimdik ayakta durdum. başbakan çöktü' diye eğlenmeye başladı. bunun üstüne akp yolda giderken yan arabanın arka koltuğundan dil çıkaran küçük kız çocukları gibi takıldı ve ''kemal bey'in çökmesine zaten gerek yok nihiaha'' dedi. neyse 'kemal bey de patlak çıktı' dedik. şimdi de partisinin il-ilçe başkanlarına referanduma dek içki yasağı koymuş. malum önümüz ramazan, halkın gözüne gönlüne güzel görünmek gerek. başkalarını bilmem ben verdim şukusunu. (inci jargon)

çılgınsınız mean

gökçek heralde o. henüz çok fazla sabah, algılarımın çok çekmemesi normalite.




wuhu bu çok acayipmiş ya.


tatile gitmeyen kaç kişi kalmış olabiliriz

bu ara iki çeşit insan var. biri mangal yapıyor diğeri yazlıkta. tüm msn listem kuzen-eşdost yazlıkta takılıyolar. wireless buluyolar seviniyolar falan. tdk'nın oklama, şaşırtı gibi yeni kelimelerinden bihaberler mesela. hatta referandumu hayırlasak da mı saklasak gibi dertleri bile yok. ben buna gülüyorum ya nihaha. aslında bunla ilgili bi derdim yoktu ama sabah okuduğum haber ruhumda kapanmaz yaralar açtı. tatilsizlere depresyon yolu gözüktü tadında bi haber. bu haberden sonra tüm güzel duygularım kirlendi. tatile gitmezse ölecek hastalığı gibi bi şey oldum. şimdiki teorim sınırsız internetin ailelerin yeni kozu olup olmadığıyla ilgili. şöyle ki; veriyolar eline internetini. daha doğrusu bağlatıyolar. sonra sen susuyosun çünkü pc sandalyesinin başında oturmaktan popin ağrıyo ve gitmemen halinde hayatının içine pislicek tatil fikrini unutmuş oluyosun. herkesin popisi kendine çünkü.

12.7.10

meclis bahane bobiler şahane



''bobiler.org'a tbmm'den baglanmaya calisiyorsunuz gibi gozukuyor.
keyfi erisim engellemelerini durduracak yasalar cikartana kadar biz de sitemizi size kapattik.
meclisten siteye erismek icin: www.ktunnel.com, www.opendns.com, code.google.com/speed/public-dns/ ''

çılgın ahtapot paul ömer üründül'e karşı

*trt'nin şu anki yöneticileri süper ortam yapmış olmalılar. geçen haftalarda kanallarında çocuk programı yapan tuğrul tülek'i bir dizide gey'i canlandıracağı için işine son vermişlerdi. şimdi de 'buruk acı' şarkısının orjinal hali yani ermenicesini sakıncalı bulmuşlar sakınmışlar. aynen ''trt yaz-t(ı)rt oku'' olayı. (ertuğrul özkök stayla)

*harici diskime giren virüsü bi tanıyan pişman bi de tanımayan. yılmaz morgül gibi bi şey yani.

*çalışma bakanının ''madenciler güzel öldüler'' açıklamasının radyasyonu henüz beyin loplarındayken milli eğitim bakanlığı üzerine lavabo düşerek okul tuvaletinde ölen çocuğun ailesine ''oğlunuz cennete gitti, siz de onun sayesinde cennete gideceksiniz'' demişler. 

*sen ne güzel ahtapottun paul.

*yıldız asyalı keloğlanın kızı değilmiş galiba. o reyaliti şovda anlam aramıyorum tabi ki ama ucubeliğin de bi sınır var ya. uçurumun kenarına gidip 'bu ilişkide uçurumun kenarına geldiğim zamanlar oldu ama aşkımız her zorluğu göğüsler animalla' demek iş mi yani?

*sigara yasağıyla masalarımıza konuk olan peçete aromalı kola kutuları yerini henüz doğal kültablalarına bırakmışken 23.59 itibariyle başlayan gürültü yasağını anlayasım dinleyesim gelmiyor. hakkaten bu yasak çok enteresan. çünkü türkiye'nin neresinde olursam olayım günde 5 öğün ezan dinlemek zorunda kalan bisürü isteksiz bireyden biriyim ve bu duruma alışasım yok. en basitinden söz ve nota olarak hoşlanmadığım bu müziği dinlemek saçma geliyor. bazen 2-3 camiden senkron sorunlu olarak söyledikleri de oluyor üstelik. din altında yapılan gürültü kirliliğinden bahsettiğimde bile saygısız oluyorsam bu iş çok zor yonca. ama bana öyle geliyor ki bu iş mpüçle falan çözülebilir aslında. eğer hacı bir bey emekli maaşını atm'den çekebiliyorsa mpüçü de öğrenebilir. eğer çekemiyorsa önce atm öğretilir, sonra da mpüç öğretilir. ya da camilerde daha az volümle de bu iş halledilebilir. yeter ki biz bu adamların hem sesini kısarız hem sıçar hem sıvarız kafasıyla gidilmesin.

8.7.10

çelik erişçi anımsamaca

çelik erişçi'yi unutamayan kaç kişiyiz? hatırlamayanlar kendi vicdanlarıyla hesaplaşsın derim. her insan ölümü tadacaktır ama çelik erişçi baki kalacaktır. neyse hatırlayın işte. çelik değişti, gel yarim ol, ata'm şarkıları ve sanıyorum bayrak efekti yerine kafasında bulunan hafif uzun dalgalı saçlarıyla çelik. şu anda yeniçağda bi köşesi var ve düşünce özgürlüğü gibi çok fena noktalara parmak basıyo, sonra da parmağı orda kalıyo. çekmek istemiyo yani. herkesin düşünce özgürlüğü kendine sonuçta.
neyse zat-ı muhti; ''İnek gibi düşünürsek, düşünce suçu oluşmuyor sonucuna varabilir miyiz?'' gibi süpersonik saptamalarda bulunmuş. daha fazla çenemi yormak istemiyor ve direk gogul'a gülsüm inek yazmasını tavsiye ediyorum kendisinin. ona laflar hazırladım maille göndercem. bu yazı da taslak olsun çünkü popomda hafif bi tırsma hissedıyorum. ccc reis ccc bi gasteye mail atmak zor dostum zor.

6.7.10

gündemden naber

*dallar yeşil olsa da bi işe yaramıyo. çevreleri otobanla kaplı oluyo çünkü sıklıkla. mangal sevdalısı halk temiz hava sahasına teğet geçmiş oluyo böylelikle. kaplı olmayan yerler yuvarlanamadığın, sevişemediğin ve bilumum mallıklar yapamadığın için daha bile fena bence.

*pitbullara yapılan kesinlikle ırkçılık. bugun bi şekilde yanımda taşıdığım annemin arkadaşı -gözlerini açıp, burnunu kırıştırarak- pitbullun yüzüne dedi ki; ''şunlar yüzünden hayvanseverlerden nefret ediyorum. bunlara hayvansever demek hayvanseverlere haksızlık'' (süblim süblim)

*geçen spordan yorulup evin orda çimlere yatmıştım. aşırı zenginim ve köşkümüzün küçük büyük 2korusu var çünkü. korumuza nasıl geldiği belirsiz bi yabancı madde şahsıma yaklaşıp böğürtlen ikram etti. yabancılardan bi şey almıcak yaşları geçtiğimi düşünüp yuttum böğürt.ü. işte çimlerden beklediğim şeyler bu gibi durumlar.

*bi arkadaşımın müstakbel ev arkadaşı ''birlikte yaşarken sevgililerinle öpüşmene bi şey diyemem ama seks istemiyorum'' demiş. o yeah

*çok parça pinçik gidiyo farkındayım ama içimde kalmasın dedim.

*''kimler ölmüş biliyo musun, ezgii'' diye bi feryatla uyandım sabah. 5yaşında olup 8yaşında olduğunu iddia eden kardeşimdi gelen. şoka girip uyamaya devam etmeye çalıştım. dediğine göre atatürk, öykü'nün balığı, ananem ve kazım koyuncu'ymuş kayıplar.

*son olarak çimlere basın, bastırın. öpuyanzi.

30.6.10

cinali yıldırım: fatma youtube hepsi aynı bok

Fantastik bilişim yasakları ve metrobüsten sorumlu devlet bakanımız demiş ki: ''Fatma neyse Youtube da o... Kimsenin özgürlüğüyle internetiyle alışverişiyle işimiz yok'' Sevgili bakanın fatma halisünasyonlarını kendine saklaması gerek aslında ama 3G'yi halka tanıtırken telefonu kulağına götüren bir insandan bahsediyoruz.
http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/123043-bakan-yildirim-kestirip-atti-fatma-neyse-youtube-da-o

23.6.10

ilhan selçuk'a açık mektup

Şeker arkadaşlarımdan biri senin cenazen nedeniyle yarınki buluşmamızın rötar yaptığını söylediğinde şaşırmadım. Şaşırmam öfkelenmemdendi. İnsanlara epey yüksekten baktığın o 'pencere'ni tanıyordum az buçuk ne de olsa. Mesala seçimlerden önce koalisyon diye basbas bağıran gazetenin iç sayfalarında ''Dün bana işkence etmiş olanlarla bugün el ele vermeyi yurtseverliğin doğal ve sade gereği sayıyorum'' demen nasıl bi zihniyetti merhum bey hakkaten merak ediyorum. Ya Hrant'ın cenazesindeki müthiş yürüyüş sonrası ''Gelin şu Türk yurttaşlığında birleşelim de şu çılgın Türkler'i yeniden çılgınlaştırmayalım'' diye mırıl mırıl tehdit etmelerin unutulur mu sanıyosun... O zaman bu arkadaşlık kavramı nasıl bir şeydir muhterem. Pencereyi aralayıp söyleyiverseydin bi keşkem.

22.6.10

pratik insan zeki müren



36 saniyede 4-5 nesne tanıtan bu pratikliğe anca congratulations derim ben.
-bu ne?
-şiir
-kimin şiiri?
-benim

21.6.10

pipikapan: bibergazları çöpe giderken

Dişinin bu bıdıyı vajinasının içine yerleştirmesiyle birlikte kendisine izinsiz yaklaşan pipiler uf oluyo. Ancak hastaneye giderek bıdıdan kurtulabilen pipi, yakayı da ele vermiş oluyo. İşin güzeli olay esnasında kurtulmaya çalışırken daha da boka sarcakmış bu pipi. nays. Alzheimermsı dişilerin sevdiceklerini de düşündüm ama işin içinden çıkamadım. Kurunun yanında yaş da yancak artık.
Güney afrika deniyomuş şu ara.
http://www.milliyet.com.tr/tecavuze-karsi-yeni-prezervatif/dunya/sondakika/21.06.2010/1253453/default.htm


19.6.10

fikri (de kim?)

cumartesi gecesi oturup disko kralı izlemekten daha kötü olan tek şey cuma oturup beyaz şov izlemektir yiğen. of ya çok pis gözüküyo.

nays: evleneceğim insan alevi olmalı  http://www.facebook.com/group.php?gid=121713710690

şuyundan buyundan

Şimdi şöyle düşünelim. Patates kızartmasını çok seviyoruz ve buna inancımız tam. Tapıyoruz falan. Ama bunun belli bi usulü var. Yerken olaydan zevk almak yok mesela. Yememizin yegane sebebi doymak, aşka gelmek yasak.

Şimdi bi de şuna bakalım. İtalya'da Katolik kilisesi diyo ki; (tabi ki kutsal bağınızı kurduysanız) Seks? Oka, sex positionınız şu. Haydi gençler, zevk almak yok. Dua etmeyi unutmayalım beyler, evet. Ürüyoruz, ürüyoruz...

Patates kızartması daha saçma değil. En azından dua yok olay anında.

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/01/04/278433.asp

18.6.10

fak

penguenci olabilirim ama penguen milliyetçisi değilim(?!)
bayat olmuş bayat, çok hem de.
p.s: sözlükler gitgide politikleşiyo bence. incisözlükten gundem takip etmeyi düşünüyorum artık.

oh hot

pantolonunu sevdiym.çıkar onu bebeyim.hadi gel bize gidelim
aslında bu çirkin pantolonu değil bi vidyoyu koyacağdım ama bulamadim

2.6.10

mısırlı kafalar

“Kadınlar, aynı işyerindeki erkekleri emzirirse, akrabaya dönüşür, tacize uğramaktan kurtulur”  Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin Hadis Bölümü Başkanı Prof. İzzet Atiya.
Buraya kadar şaşırtıcı bi malzeme yok. Amca bey büyük ihtimalle androposta ve kendi okulundaki kadınlara iş atıyo. Benim asıl sorguladığım nokta bu haberin ekonomi sayfasında ne işi olduğu. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/14878487.asp?gid=373

hayat yerince güzel

Kızını dövmeyen kazanı döver misali demincek beyin hücrelerimle bi kavga ettim, fena olmadı. Biraz acımasız şeyler şu beyin hücreleri. Napıcakları belli olmuyor. Salak şeyler yaptığımda elinde bastonlu dede figürü vardır ya, onun gibi takılıyolar. Yok ev hapisleri, hayat ne salak falan gibi luusırlaşmalar vs. Demin yine işim düştü işte. Hayli ateşli sayılabilcek bi tartışmaya giriştiler. ''Gören de dünyanın sonuydu, nolcak yani'' falan diyorum tüm sevimliliğim ilen. Diyolar ki; ''sıçarım'' falan. Güzel şeyler ama bakma, yaşama uğraşını dikleştirmekte diğer organlardan çok daha iyiler. İnanmıyorsan ona sor.

25.5.10

başbakanın göbek adından site olur mu?

Bal gibi de oldu vala. http://www.recepbey.com/
Sırada ne var? gandhikemal.com gibi bi şey değildir temennimiz.

24.5.10

inleyen nağmeler

Bi şarkı var; 'boş vücut' adı.
Ben-den hicbir şey bekleme
var-lık yokluğun izinde
ben-den hiçbir şey isteme
ger-çek sessizliğin içinde...
der, der, der. Tam da öyle işte.

23.5.10

nostaljiko: camdan cama

cehennemin dibinde ölmenin abartılabilite oranı

Şahsen sigara kullanan bir insan olarak deliler gibi sigara içilmiş bir ortamı çekemiyorum. Bu ortam cam bulundurmayan bir ortam da olabilir, odadaki açık camın beş para etmediği bir ortam da. Arkadaşlarımdan tiksinmem bir yana başım ağrıyo, (küfür etmemeye ciddi özen gösterdiğim halde) etraftakilere daha sonra hatırlamadığım çok iğrenç sözler sarfediyorum. Heralde bi çok insanın başına benzer durumlar geliyodur bilmiyorum şu an. Neyse bu sabah da böyle bi psikolojiyle uyandım. 4-5 gündür çok dertliyim, çok dertlisin, çok dertliyiz derken dia şaraplarıyla beslenir olduk ve dolayısıyla bünyem artık kendime bi el atmamı bekliyor. Kafka Dönüşüm'ün başında diyodu ki hani; bir sabah uyandı ve artık böcekti. Aynen o olaydı benimki. Kıçımı pc sandalyesinin üstüne atmamla Radikal'e şöyle bi göz gezdirmem aynı zamana rastlar. Kılıçdaroğlu haberlerinin arasından şöyle bi şey buldum mesela. Sık sık ülkenin sevdalısı olduğunu haykıran iktidar partisinin başkanı (iç zes: sabah sabah bu ne demagoji len-bildiğin başbakan) şöyle buyurmuş; ''Sanki Türkiye'de ilk defa, örneğin, bir grizu patlaması oluyor. Sanki ilk defa bir maden kazası oluyor gibi bu meselenin nasıl abartıldığını gördük, gördünüz. Ülkenin farklı yerlerinde meydana gelen adi vakaların gereğinden fazla abartılıp gündemin ilk sıralarına taşındığını ilgili ya da ilgisiz her meselenin doğrudan hükümetle ilişkili gösterildiğini ibretle izliyoruz"
Wuhu! Hak vermemek elde değil. 30 insanın yerin dibinde kimyasallarla ölmesinden kimene ve bundan sizin hükümetinize ne? Sorarım sevdalı halk bize noluyo? Bence o olaydan bizim evi sigara kokutan şeker arkadaşlarım mesul. Bi uyansınlar gömüldükleri yataktan, sorulcak hesabı. Siz yeter ki başbakanımızı sevmeye devam edin ve ona asla 'adi başbakan' demeyin oka.
Sanki bu ilk grizuydu haberi: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=998202&Date=23.05.2010&CategoryID=78
Adi başbakan haberi: http://taraf.com.tr/haber/parola-adi-basbakan-adi-vaka.htm

19.5.10

bugünkü konuğumuz atatürk


Seda Sayan hanım teyzenin henüz Marilyn Monroe travması belleklerden silinmemişken balmumundan Atatürk'ü seyretmenin hazzını da yaşatmış oldu insanlığa, çok yaşasın. Daha nice Seda Sayanlı milli bayramlara.

18.5.10

bahar halet-i ruhiyesi


Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
galiba.
ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim.
gittiğim olmadı hiç
ama olsun...
istemek de güzel

semir-amis



















Bu kadınceğzin adı geçtiğinde akla hemen o malum filmdeki lümpen 'bana yalan söylediler' şarkısının gelmesini kınıyorum doğrusü.

15.5.10

beğenilesice


Seksiy fotoğrafların mimarı Tyler Shields'den klipvari bi şey. Fışkırtma olayı süper değilse ne ama?
(altta yardıran da muse oluyo hepimiz biliyoduk zaten bunu)

12.5.10

bir klasik

altı üstü bir eğlenceyy

Zevklerimin boyumun uzamasına paralel olarak gelişmesi kaçınılmazdı ama evde toz alırken hala Ogün Sanlısoy dinleyebiliyorsam Mor ve Ötesi'nin ''hadin eğleneliiiym'' şarkısında niye eğlenememiş olabilirim çok kafama takıldı. Bugün 3.kez dinledim, en son iğreniyodum. Gece yatakta tavana bakarken bunu düşüncem.

Coca-Cola reklam kafası



adamlaryapıyor'dan görüyanzi

7.5.10

göt kurtaran kepçe

Çin’de altı yaşında Ming Ming isimli bir çocuk, sekizinci kattan düşecekken büyük kulakları sayesinde pencere demirlerine takılınca sağ kurtuldu.


4.5.10

gönül din min dinlemiyor

''Rızık helal, tüketim helal'' sloganıyla
 http://www.tayyibpazar.com/
Büyük adam sponsorluğunda, bir telefon kadar yakinen.

*Siteden sadece bir inci;
Sadece dünyevi hesaplara dayanan kazanç, sonunda insanı hüsrana uğratır. Ahiret hayatının kazancını da düşünerek yapılacak bir ticaret ise bereket, feyiz ve hayır kaynağı olur.Ferde de topluma da huzur ve mutluluk verir.
Önemsiz: Bilgi bankası bölümü eğitici.

28.4.10

nerdeler bu bağlantılar?

Sabahları bazen gazete alıyorum. Almadan önce de şiş gözlerimle sepetteki favori gazetelerimi inceliyorum. Bunlardan biri Vakit oluyo. Bünyemde bir fincan uyandırma kahvesiyle aynı etkileri gösteren bu gazetenin manşetlerine dönmeden önce bir şeyi haykırasım geliyor. Şirinevler ve bilumum yerde Vakit'in dev bir reklam panosu var. İçeriği de şöyle; ''İki türlü gazete vardır; kullanılanlar ve atılanlar'' Bu reklamı Vakit'in terbiyesine hiç yakıştıramadığımı öncelikle belirtmek isterim. Alternatif olarak; ''İki türlü gazete vardır, okunanlar ve sıçılanlar''ı öneriyorum. Hadi bunu da geçelim. Günlük bir gazetesin neticede. Sepetteki gazete kardeşlerin gibi pırıl pırıl beyaz renkte olmalı, sarıya kaçmamalısın. Neyse next. Vakit'e kalsa (dizi gibi) ; Alevi mitingleri kisvesi altında ateistler yürür, sergiler küstahçadır, mukaddes mekanda şaraplar su gibi akar, Türkan Saylan onca yıl türban karşıtlığı yapmasının cezasını ölümünün son günlerinde eşarp takarak ödemiştir, cinsi sapıklar masondur, İsrail’in Gazze’ye yönelik katliamına rağmen yılbaşını kutlayan duyarsız bir çevreyseniz çeşitli rezaletlerin yanı sıra facialara da sebep olursunuz... (lakin bunu söyleyenler Ruanda soykırımı esnasında ölenler Müslüman olmadığı için mutlu mutlu kurban bayramlarını kutlamışlardır)
Siirt'te bi şeyler oluyo hani; herkes dehşetle bönlük arasında bir yerlerde kalıyor. İşte Vakit gazetciliğinin dinamik haber anlayışı bunu da çözmüş... Veee 28 Şubat'mış! Büyük adamlar konuşuyor, ne alaka falan denmez öyle.
http://www.habervaktim.com/haber/119633/tecavuz_vahsetinin_babasi_28_subat.html

22.4.10

7 kıza tecavüz vs 1 köpeğe tecavüz

Bir adam varmış, bir de cinsel hayatı. Evliliği 'beleş seks', evlenmeden önce birlikte olunan kadınları da orospu sanıyomuş. Zaten 'orospu'lar da buna bakmadığından ya hayat kadınlarıyla birlikte oluyomuş ya da hayat erkekleri. Çocukları falan oluyomuş bizim genconun bu arada. Karısı binek olduğu için farklı fantastikolar istermiş hayatında. Arada 'Ruslarla' birlikte oluyomuş ya da otobüslerde (pardon lakin) fortçuluk vs yapıyomuş. Neyse bi gün bel soğukluğuna yakanmış bizim oğlan. Arada iki okey çevirdiği kıraathane dostu Bedrettincan demiş ki; ''Bunun tek çaresi bir köpekle birlikte olcan, yoksa boku yedin'' Çok bilmiş atalarımızın bir sözü var, ''sana arkadaşını söyliyim, bana arkadaşını söyle'' B.can'ın beyni bu kadar gelişmiş olcak, bizimki gerizekalı olcak, yok böyle bi şey. Aklına yatmış bunun bi kere. Gitmiş, Masum adlı bir dünyadaşımıza tecavüz etmiş. Ölmekten beter olan hayvanın karnında hakikaten ölenler de varmış. Rahmi de alınmış, ağır bunalım geçiriyomuş.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=992704&Date=22.04.2010&CategoryID=97

19.4.10

unutmamam lazım gerek

Yıldırım Türker'in yazısından sonra bu sözlerin aklımdan çıkması halinde allahın belamı vermesi gerektiğine inanıyorum.
Ertuğrul Özkök adlı bay bir insanı öldüren çocuk hakkında(adı Hrant Dink, çok da önemli değil bu sözlerden sonra zaten) şöylece haykırmıştır; “Bu işi çözmek istiyorsak, hepimiz empati duygularımızı geliştirmeliyiz. Mahalledeki o çocuğu da anlamaya çalışmalıyız. İkinci Cumhuriyetçi fikirlere sahip birisi, kendisi için ‘Vatan haini’ ifadesinin kullanılmasından rahatsız oluyorsa, başkalarının da başka ifadelerden rahatsız olabileceğini düşünmelidir.
Mesela, milliyetçiliğin çok kötü bir şey olduğunun sürekli vurgulanmasından.”

Not: Bu çocuk hapse girdiğinde cılızdı, tosuncuk olmuş.

18.4.10

örnek ilişki

messengerda adresi tanıdık, adı tanımadık birine dedim; 'kimsin?'
dedi; 'arkadaşının sevgilisi, topitop. adresleri değiştirdik arkadaşınla'
dedim; 'ouvkey'

17.4.10

16.4.10

Şarap mahzeni sorunsalı

Aşk-ı Memnu'nun bitmesine 8 bölüm kalmış falan dinlemedim sere serpe yattım çekyata, kendi açılışımı yaptım. Pek umudum yoktu ama olaylar öyle elektriklendi ki, reklam arasında patlamış mısır falan yaptım.  O kadar şarap arasında nasıl bu kadar ayı olabilrsin Behlül, iğrençsin. Neyse görüldüğü üzre bu bölümden çıakrdığım anafikir Bihter'in ağladığında ne iğrenç bi şey olduğu değil, esas oğlanın kabalığıydı. Haftaya yayınlanacak bölümün fragmanını izlediğime göre keşiflemeye devam etcem heralde işallah öpüyanzi 

12.4.10

iğrenç gündem başlıkları1

Politika ilginç bi şiddet türü. Bi kaç hafta önce kutsal aile kurumunu korumaya karar vermiş devletimizin tuhaf yüzlü bakanı S. Aliye Kavaf tuhaflığının sadece suratıyla sınırlı olmadığını ispat etmişti. Ortalama bi zekası olan dünyalılar da dalga geçmişti vs. Hangi cinsle ne yapacağımızı belirlemek isteyen devlet neremizi korumak istiyorsa, her boktan anlayan politikacılarımız biraz anlatırsa pek müteşekkir olucaktım ama şimdiki önceliğim farklı. Bitmesiyle bitmesi (yani bir daha başlamaması) bir olan ilişki hayatım Taraf gazetesiyle değişime uğradı. Bir dargın bir barışık Betty Blue stil hastalıklı bir ilişkim var. Yazarlarından biri de yarım saat ya da 40 dk öncesine kadar İslam üstkimliğinin altında demokrat olarak bildiğim biri; Hilal Kaplan. Pınar Selek davasının 'tanıklarından' mesela... Herneyse, diyeceğim o ki kadın aşmakla kalmamış yarmış! Bu yazı bitince tekrar tekrar okuyacağım ama bu özgürlükçülükle despotizm arasında kafası üzücü şekilde sıkışmış gönül dostunu sahneye çağırıyorum öncelikle;
“Eşcinselliğin büyük günahlardan biri olduğu zaten çok açık... Sekülerci yaklaşımların, Müslümanların inançlarıyla çelişen bir şeyin toplumda ve devlet nezdinde kabul etmesini dayatması Kemalistlerden hiçbir farkları olmadığını gösterir. Kemalistler bizim için şunu söylüyor: Evlerinde namazlarını kılsınlar, camilere gitsinler ama toplumsal alana İslamî söylemi getirmesinler. Ama eşcinsellerin evlenmesine, evlat edinmelerine karşı çıkmak inancımın bir gereği. Birileri buna karşı çıkmamam gerektiğini söylerse, bu, onların totaliter olduğunu gösterir. Benim bu konuda susmamı istiyorlarsa, bu, farklılıklara tahammül etmediklerini gösterir.”
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=991007&Yazar=YILDIRIM TÜRKER&Date=12.04.2010&CategoryID=97

7.4.10

Unutulan

''...Sonra neden aramadım? Bir türlü fırsat olmadı; her an onu düşündüğüm halde hep bir engel çıktı. Aşağıda yeni sesler, yeni gürültüler duyduğu için inmedi bir süre herhalde. Oysa biliyordu: Aramızda, hiçbir yeni varlığın önemi yoktu; konuşmuştuk bütün bunları. Ben de onun inmesini beklemiş olmalıyım. Beni üzmek için inmediğini düşündüm önceleri. Sonra… bir türlü olmadı işte… çıkamadım: Gelenler, gidenler, geçim sıkıntısı, yemek, bulaşık, evin temizliği, 'onun' bakımı (çocuk gibiydi, kendisine bakmasını bilmiyordu), babamla annemin ölümü, bir şeyler yapma telaşı, önümde hep yapılması gereken işlerin yığılması. Orada, tavan arasında olduğunu unuttum sonunda. (Onu unutmadım tabii.) Ne bileyim, daha mutsuz insanlar vardı; onlarla uğraştım. Tavan arasında bu kadar kalacağını da düşünemedim herhalde. Bir yolunu bulup gitmiştir diye düşündüm. Belki evde olmadığım bir sırada… evet, muhakkak böyle düşündüm. Başka nasıl düşünebilirdim? Yaşamam için, onun her an var olması gerekliydi. Başka türlü hissetseydim, ölmüştüm şimdi. Ayrıca, kaç kere tavan arasına çıkmayı içimden geçirdim. Hele kendini öldürdüğünü duysaydım, muhakkak çıkardım. Dargın olduğumuza filan bakmazdım...''

Duineser Elegien

"Tuhaf şey elbette, artık şu yeryüzünde oturmamak,
unutmak bundan böyle daha yeni edinilmiş alışkıları,
insanca geleceğin anlamını verememek
güllere, vaatlerle dolu öbür şeylere;
o sonsuz korkulu ellerde ne idiysek
onu artık olmamak ve öz adını bile
koyup gitmek bir kırılmış oyuncak gibi."

~~~

"Her melek korkunçtur. Yine de, eyvah,
sizleri şakıyorum, nerdeyse öldürücü kuşları ruhun,
bilerek sizleri. Hani Tobias'ın yaşadığı çağ?
Işıyanlardan biri durmuştu gösterişsiz kapısında evin,
yol için kılık değiştirmiş biraz, korkunçluğu gitmiş bile;
(delikanlı delikanlıya, nasıl öyle bakıyordu merakla).
O korkunç ulu melek şimdi yıldızların ardından
bize doğru bir adım yanaşıverse,
yüreğimiz ağzımıza gelirdi. Kimlersiniz?"

~~~
 
"…
Bak, biz çiçekler gibi tek bir yılın uzayından
sevmiyoruz; biz severken öncesi düşünülmez
özsu yükseliyor kollarımıza. Ey kızlar,
işte bu: İçimizde seviyoruz biz. Geleceği, bir tek
çocuğu değil, mayalanmakta olanı sayısız;
babaları seviyoruz, yıkılmış dağlar gibi
derinimizde yatan; bir zamanki anaların
kuru dere yatağını -; ses vermez ülkeyi bütün,
o apaçık ya da bulut bulut yazgı
altında-: İşte bu , genç kız, senden öncesi.
**
Sen kendin, ne bilirsin, hangi uzak çağları
dirilttiğini sevenin içinde. Başkalaşmış varlıklardan
hangi duygular yol bulup yükseldi. Ne kadınlar kin duydu sana.
Bilmezsin, ne karanlık adamlar uyandırdın
damarlarında onun. Sana gelmek istedi
ölü çocuklar… Yavaşça, ah yavaşça,
sevgi dolu bir iş yap, güvenilir, gündelik bir iş, onun önünde, -
al onu, bahçelerin oraya götür, gecelerin o büyük
ağırlığını ver ona…
Alıkoy onu…"

~~~

"Ey yaşamın ağaçları, ey ne zaman kışlık?
Uzlaşmış değiliz. Haberli değiliz
biz göçmen kuşlar gibi. İş işten geçince,
apansız yellerin önüne katılıp
konuyoruz aldırmaz gölün üstüne.
Aynı anda biliyoruz çiçeklenmeyi ve solmayı.
Bir yerlerde aslanlar dolaşıyor daha, bilmeden,
aslan oldukları süre, güçsüzlük nedir.
…"

~~~

"…
Bir yer olmalıydı bizim bilmediğimiz, ey melek! Orada
anlatılmaz halı üzerinde göstermeliydi sevenler,
burada ustalığa hiç erişemeyenler
o korkusuz, yüce hünerlerini yürek coşkunluğunun,
istek kulelerini, o uzun zamandır
altında yer olmadığı için yalnız birbirine dayanan
merdivenlerini göstermeliydi sarsılarak-, başarsalardı bunu,
çepeçevre toplanan seyircilerin, sesi çıkmaz ölülerin önünde:
O zaman atar mıydı seyirciler o sonuncu, o hep biriktirilmiş,
hep saklanmış, bizim hiç bilmediğimiz,
mutluluğun sonsuza dek geçer akçelerini atar mıydı, en sonunda
gerçekten gülümseyen çiftin önüne, dinmiş halı
üzerindeki?"

~~~

"Ne zamandan beridir bana anlamlı geliyor, incir ağacı,
neredeyse çiçeklerin bütün atlayarak,
erkenden kararlı yemişlerinin içine
sürüyorsun, övülmeksizin, arık gizini.
Bükülmüş dalların çeşme borusu gibi aşağıya, yukarıya
akıtıyor özsuyu: Uykusundan fışkırıyor o, neredeyse
uyanmadan, en tatlı veriminin mutluluğuna.
Bak: Nasıl kuğuya dolarsa tanrı.
…..Oysa oyalanıyoruz.
bizler çiçek açmanın ününe kapılıp, sonunda olgunlaşan
meyvemizin geçikmiş içine giriyoruz ele verilmişçesine.
Az kimsede böyle zorlu kabarır, yükselir eylem,
ki hemen hazırlardır, yanıp tutuşurlar yürek doluluğuyla,
Çiçeklenmenin baştan çıkarışı ılık bir gece esintisi gibi
gözkapaklarını okşarken, gençliğini ağızlarının:
Yiğitler olsa olsa ve erkenden göçmek için doğmuş olanlar,
ölüm denilen bahçıvan başka türlü bükmüştür damarlarını onların.
Atılıp giderler, kendi gülümseyişlerinin de önünden,
Karnak'taki yumuşak, oyma görüntülerde
atlı arabası gibi o yenen kralın."
~~~

Tansık değil mi bu? Şaş, ey melek, biziz işte,
biz, ey ulu, anlat nasıl elimizden geldi bunlar. Soluğum
yetişmiyor artık övgüye. Demek boşu boşuna yitirmemişiz
gene de o uzayları, o bize bağışlayan, o bizim
uzayları. (Nasıl korkunç büyük olmalılar ki,
binyıllardan beri dolup taşmadılar duyuşumuzla.)
Büyüktü bir kule ama, değil mi? Ey melek, öyleydi,-
büyük senin yanında bile? Chartres büyüktü-, ve musiki
daha da yükseklere ulaştı, bizi aşıp.
Yalnızca bir seven bile-, geceleyin tek başına penceresinde…
senin dizlerine gelemez miydi? -Sanma, seni kazanmaya çalışıyorum.
Ey melek, hem çalışsam da! Gelmezsin. Çünkü benim
çağırışım hep direniş doludur; böyle güçlü
akıntıya karşı yürüyemezsin. Bir gerilmiş
kol gibidir çağırışım. Tutmak için göğe açılmış eli
işte senin karşında açık duruyor,
bir uyarı gibi, savunuş gibi,
ey Kavranmaz, böyle apaçık."

~~~

Kim bizleri böylesine ters çevirmiş,
her ne yapsak yola çıkan
birini andırıyoruz? O nasıl
son tepeden bir daha görünce koyağını,
döner, duraklar ve oyalanırsa-,
öyle yaşıyoruz biz de, vedalaşıyoruz hep."

~~~

Yeryüzü, bu değil mi istediğin: Bir görünmez
uyanış içimizde?-Kurduğun düş bu değil mi,
bir kez görünmez olmak?- Yeryüzü! Görünmez!
Başkalaşım değilse ne, yüklediğin büyük ödev?
Yeryüzü, sevdiğim, istiyorum. İnan, tüm baharların
gerekli değil beni kazanman için-, yalnız bir tanesi,
bir tanesi kanıma çok bile artık.
Ben, adsız, seni seçtim kendime, çok uzaktan.
Her zaman haklıydın sen, senin kutsal buluşundur
dostumuz ölüm.
*
Bak, yaşıyorum işte. Nereden? Ne çocukluk,
ne gelecek azalıyor... Artmışçasına varlık
kaynıyor yüreğimden."

~~~
 
''Gitmesi gerektir artık ölünün; sessizce götürür
Yaşlı Yakınış onu derin boğaza;
orada, ay ışığı altına ışıl ışıl:
Sevinç pınarı. Saygıyla
adını söyler onun, der ki: İnsanlar için
taşıyıcı bir ırmaktır.
*
Dağın eteğinde dururlar.
Sarılır delikanlıya, ağlayarak.
*
Yapayalnız çıkar şimdi ilk-acı dağlarına,
ayak sesleri bile yankılanmaz olur ses vermeyen bahttan''

4.4.10

eternal sunshine

kötü bi iş çevirip kimseye söylemeden dakikasında unutcam, al buraya da yazıyorum.

24.3.10

güzelleme

Huzuru arıyordum ama bu bir sır baba...

13.3.10

poşetkafa

''Yav kapının sürgüsünü çekmezsem eğer, ya sıçtın mavisinde zararlı adamlar girer ya da aynı mavide kızımız girer, olmaz''
Anonim

6.3.10

sweet disposition

a moment, a love,
a dream,
a laugh
a kiss,
a cry,
our rights, our wrongs

8.2.10

küfür sesleri

insanın güzel güzel yann tiersen dinlerken fişleri çekebilmesi gelişmişliğini gösterebilir hakikaten.

4.2.10

çivisi çıkmış dünya

Yakınen bi ahbabım diör ki 'perşembeler de bok, yeminlen'. Bakmadan altına imzasını atacak kitle 10larla ifade ediliyör.

30.1.10

ilişkilenme

Aile olayı hakikaten garip. biri bana çıkıp ''ya annem bana yan odadan çağrı atıyo küs olduğumuzda. boylelıkle evde olağanustu bi hal olduğunu anlıyorum. harçlık vakti, yemek vakti, teyzenlere gelmek ister misin vakti falan gibi'' dese afederseniz ama 'puahaha' diye gülerdim. insanın başına gelmesi lazımmış böyle şeyler.

29.1.10

Amelia



who've been wounded
who should wound her
heart on the grasp
who but who put on the heart

he, and me, along said we, but burn
hounded by the mask, but then...
wounded on the grasp

v for vendetta zaman

Gün geçmiyor ki nüfusunun yüzde 99'unun müslüm olmasıyla övünen haşmetli memleketimiz gazetelerinde bir gariplik olmasın ya. dayanamıcam terbiyemi bozucam. tamam mesele şu; zaman gazetesi haberine göre satanist insanlar sultanahmet camisini her an yakabilir. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=857397&title=satanistler-sultanahmet-camiini-neden-yakmak-istiyorlar inanıyorum ki ilk kaydımın bu şekilde olması hiç hoş değil. eğer norveç gibi bi yerde yaşıyo olsaydım olmazdı da böyle. neyse ya kısmet.