15.11.13

doing

dikkat spoilerlı bölge

''bak, tek bildiğim margaret ile arabadaydık. gayet iyi hissediyordum. bir tabak makarna yiyecektim, sonra otele gidip deliler gibi sevişecektik. eğlenceli bir akşam değil mi? hani lunaparklarda vurup yükseğe çıkardığın şey vardır ya... eline çekici alıp, en tepedeki zili çalmaya çalışırsın. işte ona çok güçlü bir şekilde vurdun diyelim ve zil bir anda ''aman tanrım... inanamıyorum... çok teşekkür ederim... muhteşem hissettim, hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım'' derse ne olacak? o zaman pek eğlenceli olmuyor değil mi?'' (masters of sex s01e07)

temel soru: zil insana mı dönüşüyor yoksa insanlar basit bi zile duygu katmamayı insanlık dışı olarak mı görüyor. 

24.6.13

Jodorowski: Kafeste doğmuş kuşlar, uçmanın hastalık olduğuna inanırlar.

21.6.13

**

''konuşmuyor, biliyor konuşmanın doğaya aykırı olduğunu''

sabahattin kudret aksal

olsun öyle

1 sişe şarApta başım döndü

13.6.13

piçin kurusu

kendisi sevgilim olur

10.6.13

dondurma kaşıklarken

Lütfen anlamayınız bence. Ben genelde öyle yapıyorum gayet eğlenceli

27.4.13

göt

Göt büyütme temelleri üzerine kurulu bir hayatım var. Hem aylak hem mutluyum

9.4.13

öylesine bir karar

''Şimdi ve bundan sonra, sana ve kendime itiraf etmekte hala fazlasıyla zorlandığım bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim''

Sabahattin Ali

2.4.13

inanalım soğuk mevsimin başlangıcına

sokakta rüzgar esiyor

bu yıkımın başlangıcıdır

senin ellerinin yıkıldığı gün de rüzgar esiyordu

sevgili yıldızlar,

kartondan yapılı sevgili yıldızlar

gökyüzünde, yalan esmeye başlayınca

artık yenik peygamberlerin surelerine nasıl sığınılabilir?

biz binlerce bin yıllık ölüler gibi birbirimize varırız ve o zaman

güneş cesetlerimizin boşa gitmişliğini yargılayacak. 



ben üşüyorum 

ben üşüyorum ve sanki hiçbir zaman ısınmayacağım.

sevgili, ey biricik sevgili, ''o şarap meğer kaç yıllıkmış?''

bak burada

zaman nasıl da ağır

ve balıklar nasıl da benim etlerimi kemiriyorlar

neden beni hep deniz diplerinde tutuyorsun?

FURUĞ FERRUHZAD


1.4.13

hiç'e saymak

bir ses delebilir kalbi,
bir mızrak kadar kıvrak,
keşke kalbe bu kadar
yakın olmasaydı kulak!

(emily dickinson)